mersin escort


Geri git   Forum Ortam > Evlilik Hazırlığı > Yeni Evleneceklerin Sohbet Alanı

Cevapla
LinkBack Seçenekler Stil
Okunmamış 17.Nisan.2015, 19:14   #1
Senior Member
 
buse - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 10.Kasım.2014
Mesajlar: 23,045
Standart Evlilik öncesi sendromu




Bu bir peri masalı olmalıydı! Ama hissettiğiniz tek şey huzursuzluk ve gerginlik… Sanki içinizde başka biri var. Ve o tanımadığınız biri nikah masasına oturduğunuzda “Hayır!” diye haykıracak ve duvağını atıp, gözyaşları içinde koşarak salonu terk edecek… Korkmayın, hepsi geçecek… Hemen her gelinin başına gelen şeyi, evlilik öncesi sendromunu yaşıyorsunuz.
Yıllardır belki de sadece günü gününe yaşamaya alışmışken, artık iki kişilik düşünmek ve yaşamınızın bundan sonraki kısmını sevdiğiniz insana göre ayarlamak ilk bakışta korkutucu gelebilir. Ama evlilik aslında hiç de içinden çıkılamayacak duygusal bir kaos değil. Sizin yaşadığınız şeyin tam adı evlilik öncesi sendromu… Ve inanın bunu yaşayan ne ilk ne de son gelin adayı siz değilsiniz!
Aşkın gözü kör mü?

Evliliğe hazırlanan birçok kadının yaşadığı bu çıkmazı psikiyatristler son derece normal buluyor. Belki de yaşanan sorunu çözebilmek için işin en temeline inmek ve “insan neden evlenir” sorusuna yanıt bulmak gerekiyor. Toplumun değer yargılarına göre her birey belirli bir yaş dönümüne geldiğinde evlilik ve çocuk sahibi olmakla ilgili aile ve çevre baskısı yaşamaya başlar. Cinsel çekim, psikolojik gelişim, sevgi ve aşk gibi duygular da bireye evliliği çağrıştırır. Sevginin coşkulu dönemini yaşayan kişi karşısındakinin iyi, güçlü ve olumlu özelliklerini idealleştirir. Aşık insan kendini olduğundan çok daha mutlu, coşkulu ve bütün hisseder. Sevilene yakınlık göstermek, onu anlamaya çalışmak ve onun yanında bulunmak isteği ön plandadır. Güçsüz ve yetersiz yanlar algılanmaz. Kısaca aşkın gözü kördür de denebilir…

Aynı dönemdeki sahiplenme tutkusu, yaşanan duyguların devamının sağlanması çiftleri evlilik kararına itebilir. Düğün hazırlıkları yaptığınıza göre buraya kadar bir sorun olmamalı. Büyük ihtimalle siz ve müstakbel eşiniz de aynı evrelerden geçerek bu kararı aldınız. Ancak toplum evliliği idealleştirip, onu sonu olmayan bir yaşantı biçimi gibi sunma eğiliminde… Evlilik öncesindeki bu stres de işte tam da bu nedenle ortaya çıkıyor.

Uzmanlar bu stresten arınmanın ilk adımını evliliği her şeyin gönlünüzce olduğu bir cennet olarak görmekten vazgeçmek olarak tanımlıyor. Uzman psikolog Handan Arslantaş sevginin aşama aşama ilerlediğini ve yüceleştirilmiş sevgiyi coşku sonrası düş kırıklığının takip edeceğini dile getiriyor: “Yaşanan düş kırıklığına dayanan, onları işleyebilen kişiler saygı ve güven ağırlıklı sürekli ilişkiler kurabilir. Kendini düşünürken karşısındakinin çıkarlarını da gözetme, eşitlik ve aynı haklara sahip olma ilkesi, ortak duygudaşlık, karşısındakiyle özdeşleşme prensiplerini yakalamak gerekir. Evlilikler genellikle bir seçme süreci sonrasında gerçekleşir. Evlilik kararı ile toplumsallaşma aileler, arkadaşlar ve ortak yaşam alanlarının paylaşılması söz konusudur. Kişi, duyguları, kendi gerçeklik algılaması ve yakın çevresinin önerileri arasında gerginleşir. Alıngan ve hassas durum güvensizliğe, şüpheciliğe, ufak olayları abartmaya, karşı tarafı denemek adına uygunsuz taleplere neden olur. Coşkulu sevginin yerini eksiz, güçsüz, yetersiz yanlarla yüzleşme ve düş kırıklığı alır. Coşkulu sevgi özlemi, alışkanlıklar, tutkular, birlikte bütünleşme isteği farklı iki algılamaya neden olur. Sevgi ile hoşlanma, aşk ile sıradan sevgi arasında ayrım yapmak zorlaşır.”
Ruh eşi mi, baş belası mı?

Özellikle bizimki gibi gelişmekte olan toplumlarda kız çocukları küçük yaşlardan itibaren büyüyünce özel birine aşık olacakları, sonsuza dek sürecek mutlu bir evlilik yapacakları ve bir gün anne olacakları söylemleriyle büyütülür. İlk bakışta tek eşlilik tüm çağdaş toplumların beklentisi gibi görünse de, dünya üzerindeki farklı kültürlere ait farklı topluluklar üzerinde yapılan sosyolojik araştırmalar bu beklentinin ancak beşte bir oranda gerçekleşebildiğini gösteriyor. Dolayısıyla tek eşli bir yaşamın insan doğasının ideali olduğunu söylemek pek de gerçekçi görünmüyor.

Handan Arslantaş evlilik öncesi yaşadığımız bu stresi bilimsel olarak şu şekilde açıklıyor: “Sevgili rolünden eş rolüne geçmek aynı zamanda anne-baba evindeki genç rolünden dönüşümsüz olarak vazgeçmeyi gerektiriyor. Sorumluluk almak kişiliğin olgunlaşmasında ve yetişkinliğe geçişte en önemli dönüm noktalarından biri. Evlilik öncesi dönemde bireyler birbirini bu yönde tartmaya başlar. Özgürlüklerin yönetimi, cinsellikteki doyum, maddi konularda işbirliği, ortak gelecek beklentileri, problem çözme yetenekleri, farklılıkları hoşgörüyle karşılayabilme, dini eğilimler, karşıdaki kişinin bilgi ve görgüsüne saygı duyma, ailelerin kabulu ve ebeveynleri ilişkiye karıştırmayacak kadar bireyselleşmiş olmak, neşe, espri gücü, öfke yönetimi ve günlük yaşam alışkanlıkları hep bu dönemde alıcı gözle sorgulanır. Tüm yakın çevre de bu sorgulamaya gönüllü olarak katılır. Davetiye seçimi, ailenin yanındaki bir bakış, basit bir bilginin paylaşılmaması, çıkarlardaki ufak eşitsizlikler gibi çok ufak detaylar ileride ciddi bir soruna temel olacakmış gibi masaya yatırılır.

Ve evlilik öncesinde süre, güç mücadelesi, üstünlük ve taviz vermeme savaşına doğru kaymaya başlar. Birlik ve bütünlük kavramı, kız ya da erkek tarafı rekabetlerine, karşılıklı saldırı ve savunma durumuna dönüşebilir. Böylece beni tamamlayan doğru eşi buldum mu, yoksa başımı belaya mı sokuyorum soruları gündeme gelmeye başlar.”
İdeal evlilik nedir?
Evliliğe giden yolda çiftler zaman zaman ara yollara saparak amaçlarından uzaklaşabiliyorlar. En ufak bir problem ortalığı savaş alanına çevirebiliyor. Satın alınacak kanepenin rengi aslında yaşamınızı temelden etkilemeyecek bir konu olduğu halde her nasılsa bu dönemde kendinizi müstakbel kocanızla ilgili korkunç planlar yaparken bulmanıza neden olabiliyor. Unutmayın, siz evleniyorsunuz ve aslında ikiniz de aynı tarafta duruyorsunuz. Hiç de hayati olmayan bir konuyla ilgili alınacak bir kararda bile soğukkanlılığınızı kaybedecek noktaya gelmeniz, anlaşamadığınızı değil, üzerinizdeki yoğun baskılardan kaynaklanıyor. Gelinlik seçimi, evin dekorasyonu, davetli listesi, nikah şekeri gibi evlilik öncesi dönemde önem kazanan işlerin aslında birbirinizi kırmaya değecek şeyler olmadığını geriye dönüp baktıktan sonra fark ediyorsunuz. Aslında ne gelinliğinizin modelini ne de nikah şekerinizi davetlilerden hiçbiri bir süre sonra hatırlamayacaktır. Ama bir ömrü birlikte geçireceğiniz insanın kırılan kalbini onarmanız çok daha zor olacaktır.

Stres ve gerginlik bazen öyle noktalara gelir ki, hayatınızın en güzel hatırası olması gereken düğününüzü bir kabus gibi yaşar ve tadına varamazsınız. Şunu unutmamak gerekiyor ki mükemmel ilişki yoktur. Herkes kendi kişilik sınırları içinde ve kendi doğrularıyla yaşar, ilişkilerini de bunlara göre seçer. Bir ömrü birlikte geçirmek için çiftlerin karbon kopya olması gerekmez.

Evlilikte de birey olarak varlığını sürdürmek hem kişinin ruhsal sağlığı hem de ilişkinin sağlığı açısından oldukça önemli. Hayatını birbirine odaklanmadan, kişisel ilgi alanlarından vazgeçmeden, kariyer ve iş yaşamlarını da dengeleyerek yürütülen evlilikler her zaman daha uzun soluklu olacaktır. Ayrıca partnerinizin başlangıçta görmezden geldiğiniz, zaman içinde tahammül edilemez bulmaya başladığınız kusurlarını onunla konuşmaya çalışın. Bunlarla yüzleşmek, yıllar sonra otomobilini park ettiği yeri bulamıyor ya da dişlerini fırçalarken hırıltılı sesler çıkarıyor diye ondan soğumanızdan ya da “Benim evlendiğim erkek bu mu?” diye isyan etmenizden çok daha iyidir. Unutmayın ki, güzel bir gelin olabilmeniz stres ve gerginlikten uzak olmanıza bağlı. Siz iyisi mi bazı şeyleri oluruna bırakıp evliliğin keyfini çıkarın.

Eğer bunu başaramıyorsanız ve şüpheleriniz sizi yiyip bitirmeye başladıysa da sağlıklı bir karar verebilmek için profesyonel bir yardım alın. “Kaçak Gelin” filmini de bir an önce unutmaya bakın…
buse isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Tag Ekle
evlilik, sendromu, Öncesi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Sizin Yeni Konu Acma Yetkiniz var yok
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı




RSS Powered by vBulletin® Version 3.8.7
Copyright ©2000 - 2024, vBulletin Solutions, Inc.
Şu Anki Saat: 12:18
kocaeli escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort karşıyaka escort çankaya escort tuzla escort seks hikayeleri seks filmi izle sincan escort kızılay escort rus escort etlik escort izmir escort izmir escort izmir escort istanbul travesti eryaman escort etlik escort Anadolu Yakası Escort Kartal escort Kurtköy escort Maltepe escort Pendik escort Kartal escort altyazılı porno şişli escort istanbul escort mecidiyeköy escort beşiktaş escort taksim escort fındıkzade escort çapa escort fatih escort topkapı escort escort şişli escort bayan bayrampaşa escort merter escort escort mecidiyeköy bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort alt yazılı porno Casibom Casibom Casibom Giriş Casibom Yeni Giriş Onwin gaziantep escort bayan gaziantep escort seks hikayeleri gaziantep escort Canlı bahis siteleri escort escort escort travestileri travestileri Escort Escort bayan Escort bayan bahisu.com girisbahis.com etlik escort etimesgut escort istanbul Escort istanbul Escort Acıbadem Escort Ataşehir Escort Bostancı Escort Göztepe Escort Kadıköy Escort Kartal Escort Kurtköy Escort Maltepe Escort Ankara escort bayan Escort ankara Escort ankara Escort eryaman Keçiören escort Escort ankara Sincan escort bayan Çankaya escort bayan antalya rus escort