Eğitim hayatınıza nostaljik bir bakış atın, sonrasında çocuklarınızın eğitim hayatını düşünün. Çok fark var değil mi?

Eğitim hayatınızla ilgili anıları şöyle bir yoklayın, neleri hatırlıyorsunuz?
Kara tahta, tebeşir, kokulu silgi, sıra arkadaşı, ödevler, yazılılar ve sınavlardan ibaret hayatımız vardı değil mi? Çoğumuz anlayarak öğrenmenin ne olduğunu bile çok sonraları öğrendi. Dersi derste dinlemek önemliydi ama gerekirse ezberlerdik. Dünyamız sorgulamak üzerine kurulu değildi. Anne babalarımız başarılı ya da başarısız olduğumuzu bilirlerdi. Mutlu muyduk? Bu çok sonra düşünülecek bir şeydi. Önemli olan karnedeki notlardı. Sınavlarda nereyi kazandığımızdı...


Peki, şimdi çocuklarımızın eğitim hayatı nasıl?
Onlar bizim gibi değiller. Çünkü onlar farklı bir dünyaya doğdular. Doğduklarında teknoloji dünyaya hakim olmuştu. Onlar dijital dünyanın çocukları. Ellerinden tablet bilgisayarlar düşmüyor. Artık kara tahta değil, etkileşimli tahtada ders dinliyorlar. Kalemtraşla açılacak kalemleri yok, tablet kalemleri var.
Sıra arkadaşlığından çok sosyal medya arkadaşlığı önemseniyor. Ödevleri öğretmen internetten gönderiyor. Sınavlar, dijital eğitim platformları üzerinden yapılıyor. Çünkü sonuçları anında görmek istiyorlar.
Yeni neslin anne babaları olarak bizler de onların eğitim hayatlarıyla yakından ilgileniyoruz. Başarılı olmalarını isterken mutlu olmalarını da önemsiyoruz. Sadece başarı, ne onlar ne de bizler için yeterli değil.
Çocuklarımıza, eğitim teknolojileriyle bütünleşmiş kaynak sağlarken kaliteli ve güvenilir olmalarına dikkat ediyoruz. Değişen eğitim hayatına uyum sağlarken, çocuklarımızın anlayarak öğrenmek istediklerini hiç aklımızdan çıkarmıyoruz. Bu nedenle çocuklarımız için eğitsel içerik tercih ederken; uzmanlarca hazırlanmış, görsel kalitesi yüksek, çocukların deneyimleyerek öğrenmelerine olanak sağlayan ürünler konusunda seçici davranmalıyız.