Kültür Ana madde: Osmanlı kültürü
Yeni Cami ve Eminönü pazarı, İstanbul, 1895'ler.
Osmanlı Türkleri, kuruluş öncesi yüzyıllardan beri birlikte getirdikleri Arap ve Pers İslam kültürlerinin geleneklerinden ve dillerinden büyük ölçüde etkilenmişlerdi. Anadolu'ya yerleştikten sonra başta Yunan, Ermeni ve Yahudi olmak üzere yerli halkların kültürleriyle bir ölçüde kaynaştılar. Böylece eklektik tarzda bir Osmanlı kültürü ortaya çıktı. Özellikle İmparatorluk haline geldikten sonra diğer kültürlerle değişim süreklilik kazandı.
Edebiyat Ana madde: Osmanlı edebiyatı
Fuzuli'nin (1483-1556) Divan'ı
Selçuklu Devleti'nin son yıllarında, bu devletin yıkılmasından sonra ve Osmanlı Devleti'nin başlangıç döneminde Anadolu beyliklerinin merkezinde Arapça ve Farsça'dan geniş bir çeviri hareketi gerçekleşti. Bu merkezlerde ilk yapıtlarını veren yazarlardan daha sonra Osmanlı sarayınca korunan oldu.
Garibnâme (1330) mesnevisinin sahibi olan ve Yunus Emre yolunda ilahileri bulunan Kırşehirli Aşık Paşa, İlhanlılar'ın Anadolu valisi Timurtaş'ın vezirlerindendi.
Süheyl-ü nevbahar (1350) mesnevisinin sahibi Hoca Mesut, Kelile ve Dimne çevirisini Aydınoğulları beyliğinde kaleme almıştı.
Hüsrev ü Şirin (1367) mesnevisinin yazarı Fahri, Aydınoğulları beyliğinde yetişmişti.
Hurşidname (1387) mesnevisinin sahibi Şeyhoğlu Mustafa,
İskendername (1390),
Cemşid ü Hurşid (1403) mesnevilerinin sahibi Ahmedi,
Divan 'ı ve
Çengname (1402-1411) mesnevileriyle tanınan Ahmet Dai,
Hüsrev ü Şirin (1421-1429) mesnevisinin sahibi Şeyhi, Germiyanoğulları beyliğinde yetişmişti. Bu dönemde özellikle İran şairlerinin kaside ve gazellerinde işlenen içki, aşk, tasavvuf, eğlence konuları, onların kullandıkları imgeler, başvurdukları benzetmeler Türkçeye aktarıldı. Gene bu örneklere dayanan aşk, serüven, tasavvuf konularıyla ilgili mesneviler yazılıyordu. Ancak uzun ünlüsü olmayan Türkçenin aruz veznine uydurulması güçlükler yaratıyordu. Böyle olduğu halde başlangıçta Türkçe sözcüklere, deyimlere hatta atasözlerine şiirde geniş yer veriliyordu. Halk diliyle kahramanlık işleyen yapıtlar, dinsel edebiyat ürünleri de vardı. Tokat kalesi dizdarı Arif Ali, I. Murat için
Danişmentname 'yi (1311, gününüze ulaşan yazması 1577) kaleme almıştı. Aynı nitelikli dinsel-destansı yapıtlardan
Battalname ve
Saltukname metinleri sonraki yüzyılın ürünleri arasındadır. Ahmedi'nin kardeşi Hamzavi'nin gene aynı nitelikli
Hamzaviname'si din ve kahramanlık konularını birlikte işleyen, halk diliyle yazılmış yapıtlardandır. Sadrettin'in
Destan-ı geyik, Destan-ı ejderha 'sı, Tursun Fakih'in
Kıssa-i mukaffa, Gazavat-i emir ül-müminin Ali 'si, Beypazarlı Maazoğlu Hasan'ın
Feth-i kale-i Selasil, Cenadil kalesi cengi gibi yapıtları halk kitapları arasındadır.
Halk Edebiyatı Ana madde: Türk halk edebiyatı
Halk edebiyatı üreticisi bilinmeyen anonim ve telif eserlerden oluşan aşık edebiyatı olarak ikiye ayrılır. Anonim ürünlerde nazım şeklinde mani, türkü, ağıt ve ninni bulunurken, düz yazı şeklinde halk hikayesi, fıkra, deyim, atasözü, destan bulunur. Aşık edebiyatı 16. yüzyıldan itibaren olgunlaşmış, 7,8 ve 11'li hece ölçüsü ile koşma, güzelleme, koçaklama, ağıt, semai, varsağı ve destan gibi ürünler verilmiştir. Saz ile şiir söyleyen ve usta-çırak ilişkisi ile yetişen aşık halk edebiyatı günümüzde de süren bir gelenek oluşturmuştur. Köroğlu, Karacaoğlan, Aşık Ömer, Kayıkçı Kul Mustafa, Erzurumlu Emrah, Seyrani, Dadaloğlu bazı önemli aşıklardır. Halk edebiyatı içerisinde değerlendirilen tasavvuf edebiyatında ise Hacı Bayram, Pir Sultan Abdal, Erzurumlu İbrahim Hakkı gibi mutasavvıflar ilahi, nefes, deme gibi ürünler vermiştir.
Divan Edebiyatı Ana madde: Divan edebiyatı
Ayrıca bakınız: Türk Edebiyatında Divan Edebiyatı
Yüksek zümre edebiyatı, saray edebiyatı, klasik edebiyat olarak da anılan divan edebiyatı, İslamiyet sonrası Türk edebiyatının saray odaklı çevresidir. Osmanlı Devleti'nde 14. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar ürün verilmeye devam edilmiştir. Arap ve Fars başta olmak üzere çevredeki kültürlerden ve mazmunlarından çokça etkilenmiştir. Fiiller Türkçe olmasına rağmen, isimlerde ve tamlamalarda Arapça- Farsça sözcükler tercih edilmiştir. Tamlamalarla yüklü, süslü, ağır bir dili vardır. Ancak Osmanlı'dan önce klasik edebiyatın Farsça ve Arapça olması nedeniyle Türkçenin inkişaf ettiği bir dönem olarak da düşünülebilir. Divan edebiyatının konuları soyuttur. Aşk, din, tasavvuf gibi başlıca konularda içerikten çok biçime önem verilmiştir. Toplumsal sorunlara değil, sanatlı söyleyişe dikkat edilmiştir. Divan edebiyatı şiir ağırlıklıdır; ancak nesir ürünleri de verilmiştir. Başlıca nazım biçimleri gazel, kaside, mesnevi, müstezat sayılabilir.
Mimari Ana madde: Osmanlı mimarisi
Erken dönem mimarisinde, yapılar ağırlıklı olarak İznik, Bursa ve Edirne şehirlerinde yer aldı. Yapılar daha çok Bizans mimarisi ve Selçuklu mimarisi etkilerini taşısa da, bu dönemde bir sonraki döneme dayanak oluşturacak fikirlerin ilk uygulamaları gerçekleşti. Bu uygulamalardan birisi, yapılarda kubbe kullanılması pratiğidir.
İstanbul'un Fethi'den itibaren, mimari eserler İstanbul'da yoğunlaşmaya başladı. Bu dönemde daha çok yüksek ve görkemli yapılar inşa edildi. Bu yapılar daha çok dinî yapılar ve kamu binalarıydı.
Lâle Devri'yle beraber, batılılaşmanın etkisiyle batılı tarzda binalar yapılmaya başlandı. Bu dönemde Boğaz kıyısına köşk yapma modası ortaya çıktı.