Eski burnunuzu bile aratabilir, nefes sorunu da cabası..








Güzel bir yüzün olmazsa olmazı güzel bir burun. Hal böyle olunca rinoplasti yani burun ameliyatı, en sık yapılan estetik ameliyatlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Ancak aman dikkat; ameliyat sonrasında hayalinizdekinden çok farklı bir burunla karşı karşıya da kalabilirsiniz! Daha da kötüsü nefes alma problemleri ortaya çıkabilir. Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı ve Acıbadem Fulya Hastanesi Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ferit Demirkan, milliyet.com.tr'ye çok önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Yeni birisiyle tanıştığımızda ilk izlenimimizi etkileyen fenomenlerden biri 'güzel olan iyidir' varsayımı! Peki karşımızdakinin güzel olduğuna nasıl karar veriyoruz? Pekçok çalışmada yüz güzelliğinde simetri ve orantısal uyumun büyük rol oynadığı ortaya koyuluyor. Hal böyle olunca güzel bir yüzün olmazsa olmazı olarak da 'güzel bir burun' çıkıyor karşımıza. En sık yapılan ameliyatlardan birisinin rinoplasti yani burun ameliyatı olması tesadüf değil. Rinoplasti, geçen yıl Almanya'da en sık yapılan 4. estetik ameliyat olarak karşımıza çıkıyor. Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı ve Acıbadem Fulya Hastanesi Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ferit Demirkan, rinoplastinin en komplike estetik ameliyatlarından biri olduğunu belirterek, “Zira burunda kusur olarak algılanabilecek onlarca detay var. Ameliyatı yapan cerrahın bunları düzeltebilmesi için önce görmesi, sonra da düzeltebilecek teknikleri bilmesi gerekiyor. Bir başka sorun ise rinoplastinin 4 boyutlu bir ameliyat olması. “Zaman” boyutu, başka hiçbir ameliyatta olmadığı kadar yoğun değişiklikler yaratıyor” diyor. Zira ameliyat edilmiş bir burnun görüntüsü alçı çıktıktan sonra sabit kalmıyor, 3. Ayda, 6. Ayda, 1. Yılda, 2. Yılda, hatta 5. Yılda değişmeye devam ediyor. Bu değişimde kullanılan teknikler kadar burun dokularının cerrahi travmaya karşı çok hassas olması etkin. Özellikle kıkırdak dokuların (cerrahi) travma sonrası apopitoz denen spontan hücre ölümüne gittiği gösterilmiş. Ameliyattan sonra “düşen” veya “çöken” burunlarda apopitozun da katkısının olduğu tahmin ediliyor.
Ameliyat öncesi simülasyon çalışması önemli
Prof. Dr. Demirkan, plastik cerrahların son 50 yılda hangi cerrahi teknikleri kullanmaları, hangilerini terketmeleri gerektiğini öğrenmelerine rağmen yine de hala sorunlu rinoplastilerle karşılaşabildiklerini belirterek “En sık karşılaşılan sorunlardan birisi hastanın hayalindeki burunun ortaya çıkmaması. Bu hayal kırıklığında cerrahın yetersizliğinden ziyade ameliyat öncesi iletişimin iyi kurulmaması rol oynuyor olabilir. Ameliyat öncesi doktor ve hastanın birbirini daha net anlayabilmesi için simülasyon çalışmaları yapılması çok faydalı. Ayrıca hastaya başkasının burnunun kendisine yapılamayacağı, sadece kendi burnu üzerinde iyileştirmeler yapılabileceği anlatılmalı. Bir diğer husus ise hastada sonucu olumsuz etkileyebilecek bir özellik varsa baştan belirtilmesi. Örneğin kalın cildi olan hastalarda ince hatlar elde edilemeyeceği veya çocukluk çağından gelen eğriliklerde her zaman düz bir burun ortaya çıkmayacağı hastaya söylenmeli” diyor.
Asimetri sorununa sık rastlanıyor
Burun kemerinin fazla alınmasının ve kalkık bir burun yapılmasının cerrahın deneyimsizliğinden kaynaklanıyor olabileceğini belirten Prof. Dr. Demirkan, bunun çaresinin burun sırtına kıkırdak eklenmesi olduğunu söylüyor. Bu kıkırdak burnun ortasındaki septumdan alınabiliyor. Burada yeterli kıkırdak kalmadıysa kulaklardan hatta kaburgadan kıkırdak almak gerekebiliyor. Yine sık rastlanan bir sorun da asimetriler. Burun kemikleri veya burun ucundaki işlemler sırasında yapılan hatalar bu tür asimetrileri yaratabiliyor. Sorunun ufak çaplı olması durumunda dolgu maddesi enjeksiyonları ile bir kamuflaj yapılabildiğini, aksi takdirde ise bir revizyon ameliyatı gerektiğini belirten Prof. Dr. Demirkan, daha da ciddi bir probleme işaret ediyor: “Rinoplasti sonrası nefes alma problemleri ortaya çıkması veya düzelmemesi daha da ciddi bir problem. Zira estetiğin yanında fonksiyonel bir bozukluk olduğunu da gösteriyor. Eğer semptom vermeyen ufak septum deviasyonları varsa ve bunlar aynı seansta düzeltilmemişse ameliyat sonrası semptomatik hale geçebiliyor, çünkü burun küçültülüyor. Burun kemerini alırken kullanılan eski tekniklerin de nefes alma sorunları yarattığı biliniyor. Burun kanatlarındaki zayıflıkları önceden tespit edip düzeltmemek yine ameliyat sonrası nefes alma sorunları yaratabilir.”
İyi masajın önemi
Bunların dışında 'mukozayı şişiren alerjik durumlar veya sinüzit problemleri' gibi nefes almayı etkileyen ve estetik ameliyatla ilgili olmayan başka sorunlar da olabiliyor. Bu durumda yapılacak en iyi şey bir paranazal sinüs BT'si çektirmek ve bir kulak burun boğaz uzmanı ile estetik cerrahın birlikte bunu değerlendirmesi. Öteyandan ameliyat sonrası hastalarda burun ucunun geniş veya şiş kalmasının da özellikle kalın cildi olan hastalarda ortaya çıkabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Demirkan “Ameliyat sonrası iyi masaj yapılması, bazen burun ucuna steroid enjeksiyonları yapılması fayda sağlayabiliyor. Çözüm sağlanamazsa tip rinoplastisi yapılıyor” diyor. Rinoplasti sonrası eğer ikinci bir müdahale gerekiyorsa en az 1 yıl beklenmesini öneren Prof. Dr. Demirkan, “Bunun sebebi ortaya çıkacak değişikliklerin büyük ölçüde tamamlanması ve ilk ameliyatın yarattığı sertlik ve yapışıklıkların azalması. Eğer ikinci ameliyat da iyi olmadı ise bir üçüncüsü hatta dördüncüsü yapılabiliyor. Bunlarda kulak veya kaburgadan kıkırdak alınması ihtimali artıyor. Ancak ameliyat sayısı arttıkça başarı şansı azalıyor ve bazen kötünün iyisini kabul etmek gerekiyor. İyi bir rinoplastinin kriteri ise ameliyat olduğunuzun anlaşılmaması. Doğal olarak size yakışan bir burnunuz olduysa cerrahınızın kıymetini bilin ve burnunuzu travmalardan koruyun” diyor.